Tarsus Ülkü Ocakları
Başkanı Ziya Körüklü Molla Kerim ‘in Şehadetinin Seneyi Devriyesi
Münasebetiyle Basın Açıklaması Yaptı.
Yapılan
basın açıklaması şöyle:
''Bugün
Türkiye’nin istiklal ve istikbali için savaşan Kuva-yı Milliye’nin Tarsuslu
neferlerinden, Çeliktaş Müfrezesi Komutanı Molla Kerim ve silah arkadaşlarının
canice şehit edilişinin 100. yılı. 100 yıl önce bugün, Türkün başı eğilmesin
diye Molla Kerim ve 60 kahraman silah arkadaşı bu vatana başını verdi.
Ne olmuştu o gün?
İşgalci Fransız ordusu ve emrindeki Ermeni birlikleri aylardır işgale direnen ve gerilla savaşlarıyla büyük başarılar kazanan Tarsus havalisini tepelemek, Adana ve Mersin arasındaki ulaşım yollarını yeniden ele geçirmek için 26 Temmuz 1920’de 3.000 asker ile Adana’dan Tarsus üzerine doğru hücuma geçti. Bizzat Atatürk tarafından Çukurova ve çevresindeki direnişi sevk ve idare etmek üzere görevlendirilen Tekelioğlu Sinan Bey takma adıyla bilinen Kuva-yı Millîye Bölge Komutanı Ali Ratıp Bey, Mersin ve Tarsus bölgesindeki müfrezeler içinde kuvveti ve cesaretiyle nam salmış Çeliktaş Müfrezesi’ne düşmanı Tarsus önlerinde durdurması talimatını verdi. Bu vesile ile Tarsus önlerinde durdurulan düşman askerlerini arkadan kuşatacak ve imha edecekti. Ağır ve modern silahlar ile donatılmış 3.000 kişilik düşman ordusuna karşılık Çeliktaş Müfrezesi sadece 311 kuvvacıdan müteşekkildi. Fakat, askerlerine ölmeyi emreden büyük komutan ve fedakar askerleri, düşenlerin yerini alacak yeni kuvvetlerin olduğunu, mücadelenin asla yarım kalmayacağını nasıl biliyorsa, Molla Kerim ve silah arkadaşları da aynı şuur ve imanla meydandaydı. Molla Kerimler ölecek ama Kuva-yı Millîye sancağı yere düşmeyecekti. Bu bağrı yaralı vatan, bir daha düşman postalı görmeyecekti!
Molla Kerim, bütün gövdesini koydu ortaya. Düşmanın karşısına bir iman kalesi gibi dikildi o gün. Tedbir telkin edenlere “Molla Kerim kancık düşmandan korkmuş dedirtmem!” diyerek Kuva-yı Milliye’nin parolasını okumuştu cümle âleme. Molla Kerim korkmazdı, Türk korkmazdı! Baş verirdi fakat nam vermezdi! Baş verdi, nam vermedi Molla Kerim. Türk’tü, Türk gibi saldırdı. Hesap yapmadan, kahpelik düşünmeden! Esir düştüler, işkencelerle şehit edildiler, Berdan nehrine kanlarını akıttılar. Bugün Tarsus toprağının her zerresinde Molla Kerim ve kahraman kuvvacıların kanı vardır; Tarsus toprağına sırtını vermiş her kaya parçasında canlarından bir parça asılıdır.
Borçluyuz! Tarsus Ülkü Ocakları olarak bu borcu sahipleniyoruz; Molla Kerim nezdinde, vatan için şehit ve gazi olan kahramanlarımızı unutturmayacağız. Düşmanlarımız ve yerli işbirlikçileri ile her mecrada devam eden kavgada bir adım bile geri durmayacağız; şehitlerimizden devraldığımız vatan ve milliyet davasını en yükseğe taşımak için bütün kuvvetimizle mücadele edeceğiz. Ant olsun!' ifadeleri kullanıldı.
Ne olmuştu o gün?
İşgalci Fransız ordusu ve emrindeki Ermeni birlikleri aylardır işgale direnen ve gerilla savaşlarıyla büyük başarılar kazanan Tarsus havalisini tepelemek, Adana ve Mersin arasındaki ulaşım yollarını yeniden ele geçirmek için 26 Temmuz 1920’de 3.000 asker ile Adana’dan Tarsus üzerine doğru hücuma geçti. Bizzat Atatürk tarafından Çukurova ve çevresindeki direnişi sevk ve idare etmek üzere görevlendirilen Tekelioğlu Sinan Bey takma adıyla bilinen Kuva-yı Millîye Bölge Komutanı Ali Ratıp Bey, Mersin ve Tarsus bölgesindeki müfrezeler içinde kuvveti ve cesaretiyle nam salmış Çeliktaş Müfrezesi’ne düşmanı Tarsus önlerinde durdurması talimatını verdi. Bu vesile ile Tarsus önlerinde durdurulan düşman askerlerini arkadan kuşatacak ve imha edecekti. Ağır ve modern silahlar ile donatılmış 3.000 kişilik düşman ordusuna karşılık Çeliktaş Müfrezesi sadece 311 kuvvacıdan müteşekkildi. Fakat, askerlerine ölmeyi emreden büyük komutan ve fedakar askerleri, düşenlerin yerini alacak yeni kuvvetlerin olduğunu, mücadelenin asla yarım kalmayacağını nasıl biliyorsa, Molla Kerim ve silah arkadaşları da aynı şuur ve imanla meydandaydı. Molla Kerimler ölecek ama Kuva-yı Millîye sancağı yere düşmeyecekti. Bu bağrı yaralı vatan, bir daha düşman postalı görmeyecekti!
Molla Kerim, bütün gövdesini koydu ortaya. Düşmanın karşısına bir iman kalesi gibi dikildi o gün. Tedbir telkin edenlere “Molla Kerim kancık düşmandan korkmuş dedirtmem!” diyerek Kuva-yı Milliye’nin parolasını okumuştu cümle âleme. Molla Kerim korkmazdı, Türk korkmazdı! Baş verirdi fakat nam vermezdi! Baş verdi, nam vermedi Molla Kerim. Türk’tü, Türk gibi saldırdı. Hesap yapmadan, kahpelik düşünmeden! Esir düştüler, işkencelerle şehit edildiler, Berdan nehrine kanlarını akıttılar. Bugün Tarsus toprağının her zerresinde Molla Kerim ve kahraman kuvvacıların kanı vardır; Tarsus toprağına sırtını vermiş her kaya parçasında canlarından bir parça asılıdır.
Borçluyuz! Tarsus Ülkü Ocakları olarak bu borcu sahipleniyoruz; Molla Kerim nezdinde, vatan için şehit ve gazi olan kahramanlarımızı unutturmayacağız. Düşmanlarımız ve yerli işbirlikçileri ile her mecrada devam eden kavgada bir adım bile geri durmayacağız; şehitlerimizden devraldığımız vatan ve milliyet davasını en yükseğe taşımak için bütün kuvvetimizle mücadele edeceğiz. Ant olsun!' ifadeleri kullanıldı.
0 Yorumlar